"DOĞRU" KELİMESİNİ İÇEREN KURAN-I KERİM AYETLERİ*-1
·
1. Sure (Fâtiha Suresi), 6. Ayet
Bizi doğru yola, kendilerine nimet
verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 5. Ayet
İşte onlar Rab'lerinden (gelen) bir doğru
yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 16. Ayet
İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden
alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve (sonuçta) doğru
yolu bulamamışlardır.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 23. Ayet
Eğer kulumuza (Muhammed'e) indirdiğimiz (Kur'an) hakkında şüphede iseniz,
haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru
söyleyenler iseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin).
·
2. Sure (Bakara Suresi), 26. Ayet
Allah bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten
çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler.
Küfre saplananlar ise, "Allah örnek olarak bununla neyi
kastetmiştir?" derler. (Allah) onunla bir çoklarını saptırır, bir
çoklarını da doğru yola iletir.
Onunla ancak fasıkları saptırır.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 31. Ayet
Allah Adem'e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere
göstererek, "Eğer doğru
söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin" dedi.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 53. Ayet
Hani, doğru yolu tutasınız diye
Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı) ve Furkan'ı vermiştik.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 71. Ayet
Mûsâ şöyle dedi: "Rabbim diyor ki, o; çift sürmek, ekin sulamak için
boyunduruğa vurulmamış, kusursuz, hiç alacası olmayan bir sığırdır".
Onlar, "İşte, şimdi tam doğrusunu
bildirdin" dediler. Nihayet o sığırı kestiler. Neredeyse bunu
yapmayacaklardı.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 94. Ayet
De ki: "Eğer (iddia ettiğiniz gibi) Allah katındaki ahiret yurdu (cennet)
diğer insanlar için değil de, yalnız sizinse ve doğru
söyleyenler iseniz haydi ölümü temenni edin!"
·
2. Sure (Bakara Suresi), 97. Ayet
De ki: "Her kim Cebrail'e düşman ise, bilsin ki o, Allah'ın izni ile
Kur'an'ı; önceki kitapları doğrulayıcı,
mü'minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine
indirmiştir."
·
2. Sure (Bakara Suresi), 101. Ayet
Onlara, Allah katından ellerinde bulunan Kitabı (Tevrat'ı) doğrulayıcı bir peygamber gelince, kendilerine
kitap verilenlerden bir kısmı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabı'nı
(Tevrat'ı) arkalarına attılar.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 108. Ayet
Yoksa, daha önce Mûsâ'nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorguya
çekmek mi istiyorsunuz? Her kim imanı küfre değişirse, o artık doğru yoldan sapmış olur.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 111. Ayet
Bir de; "Yahudi ve Hıristiyanlardan başkası Cennet'e girmeyecek"
dediler. Bu, onların kuruntuları! De ki: "Eğer doğru
söyleyenler iseniz (iddianızı ispat edecek) delilinizi getirin."
·
2. Sure (Bakara Suresi), 120. Ayet
Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı
olmazlar. De ki: "Allah'ın yolu asıl doğru
yoldur." Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak
olursan, bilmiş ol ki, Allah'tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 135. Ayet
(Yahudiler) "Yahudi olun" ve (Hıristiyanlar da) "Hıristiyan olun
ki doğru yolu bulasınız"
dediler. De ki: "Hayır, hakka yönelen İbrahim'in dinine uyarız. O, Allah'a
ortak koşanlardan değildi."
·
2. Sure (Bakara Suresi), 137. Ayet
Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse
onlar elbette derin bir ayrılığa düşmüş olurlar. Allah onlara karşı seni
koruyacaktır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 142. Ayet
Bir takım kendini bilmez insanlar, "Onları (müslümanları) yönelmekte
oldukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da, Batı
da Allah'ındır. Allah dilediği kimseyi doğru
yola iletir."
·
2. Sure (Bakara Suresi), 143. Ayet
Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size
bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar
Allah'ın doğru yolu gösterdiği
kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak;
Resûl'e tabi olanlarla, gerisin geriye dönecekleri ayırd edelim diye kıble
yaptık. Allah imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah insanlara çok
şefkatli ve çok merhametlidir.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 144. Ayet
(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru
çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni,
hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram
yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) hep o
yöne dönün. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen)
bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz
değildir.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 149. Ayet
(Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) Mescid-i Haram'a doğru dön. Bu elbette Rabbinden gelen gerçek
bir emirdir. Allah, sizin işlediklerinizden asla habersiz değildir.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 150. Ayet
(Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. (Ey mü'minler!) Siz de nerede
olursanız olun, yüzünüzü Mescid-i Haram'a doğru
çevirin ki, zalimlerin dışındaki insanların elinde (size karşı) bir koz
olmasın. Zalimlerden korkmayın, benden korkun. Böylece size nimetlerimi tamamlayayım
ve doğru yolu bulasınız.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 157. Ayet
İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru
yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 170. Ayet
Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" denildiğinde, "Hayır, biz,
atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!" derler. Peki ama, ataları
bir şey anlamayan, doğru yolu
bulamayan kimseler olsalar da mı (onların yoluna uyacaklar)?
·
2. Sure (Bakara Suresi), 177. Ayet
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir.
Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman
edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara,
yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere
verenlerin; namazı dosdoğru kılan,
zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda,
hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve
davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru
olanlardır. İşte bunlar, Allah'a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 185. Ayet
(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden
ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan
ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de
hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun.
Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve
hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 186. Ayet
Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok)
yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime
uysunlar, bana iman etsinler.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 198. Ayet
(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size
bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp (sel gibi Müzdelife'ye) akın ettiğinizde
Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin.Onu, size gösterdiği gibi zikredin. Doğrusu siz onun yol göstermesinden önce
yolunu şaşırmışlardan idiniz.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 213. Ayet
İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler
gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler
konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi.
Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler,
aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah
iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe
iletti. Allah dilediğini doğru yola
iletir.
·
2. Sure (Bakara Suresi), 256. Ayet
Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk
sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah'a inanırsa,
kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir,
hakkıyla bilendir.
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 3. Ayet
O, sana Kitab'ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı
olarak indirdi. O, daha önce Tevrat'ı ve İncil'i insanlar için birer hidayet
olarak indirmişti.Furkan'ı da indirdi. Şüphesiz, Allah'ın âyetlerini inkar
edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah mutlak güç sahibidir, intikam
sahibidir.1. Sure (Fâtiha Suresi),
6. Ayet
Bizi doğru yola, kendilerine nimet
verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 16.
Ayet
(Bunlar), "Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi
ateş azabından koru" diyenler,Sabredenler, doğru
olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda
harcayanlar ve seherlerde (Allah'tan) bağışlanma dileyenlerdir.
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 39.
Ayet
Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, "Allah sana, kendisinden
gelen bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayıcı,
efendi, nefsine hakim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı
müjdeler" diye seslendiler.
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 50.
Ayet
"Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı
olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve
Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah'a karşı gelmekten
sakının ve bana itaat edin."
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 51.
Ayet
"Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse ona ibadet
edin. İşte bu, doğru yoldur."
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 81.
Ayet
Hani, Allah peygamberlerden, "Andolsun, size vereceğim her kitap ve
hikmetten sonra, elinizdekini doğrulayan
bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım
edeceksiniz" diye söz almış ve, "Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu
ağır görevi üstlendiniz mi?" demişti. Onlar, "Kabul ettik"
demişlerdi. Allah da, "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahit
olanlardanım" demişti.
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 86.
Ayet
İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine açık
deliller geldikten sonra inkar eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 93.
Ayet
Tevrat indirilmeden önce, İsrail'in (Yakub'un) kendisine haram kıldığı dışında,
yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helâl idi. De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi Tevrat'ı
getirip okuyun."
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 95.
Ayet
De ki: "Allah doğru söylemiştir.
Öyle ise hakka yönelen İbrahim'in dinine uyun. O, Allah'a ortak koşanlardan
değildi."
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 101.
Ayet
Size Allah'ın âyetleri okunup dururken ve Allah'ın Resûlü de aranızda iken
dönüp nasıl inkar edersiniz? Kim Allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola iletilmiştir.
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 103.
Ayet
Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.
Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar
idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde
kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o
sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.
·
3. Sure
(Âl-i İmrân Suresi), 103. Ayet
Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.
Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar
idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde
kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o
sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 168.
Ayet
(Onlar), kendileri oturup kaldıkları halde kardeşleri için, "Eğer bize
uysalardı öldürülmezlerdi" diyen kimselerdir. De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz kendinizden ölümü
savın."
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 183.
Ayet
Onlar, "Allah bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir
peygambere inanmamamızı emretti" dediler. De ki: "Benden önce size
nice peygamberler açık belgeleri ve sizin dediğiniz şeyi getirdi. Eğer doğru söyleyenler iseniz, niçin onları
öldürdünüz?"
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 9. Ayet
Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında endişeye
kapılanlar, (yetimler hakkında da) ürperip korksunlar. Allah'a karşı gelmekten
sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 47. Ayet
Ey kendilerine kitap verilenler! Bir takım yüzleri silip de tersine çevirmeden,
yahut Cumartesi halkını lanetlediğimiz gibi onları lanetlemeden, yanınızda
bulunanı (Tevrat'ı) doğrulayıcı
olarak indirdiğimiz bu kitaba (Kur'an'a) iman edin. Allah'ın emri mutlaka
yerine gelecektir.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 51. Ayet
Kendilerine Kitap'tan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar
"cibt"e ve "tâğut"a inanıyorlar. İnkar edenler için de,
"Bunlar, iman edenlerden daha doğru
yoldadır" diyorlar.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 58. Ayet
Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında
hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz
ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 68. Ayet
Onları elbette doğru yola iletirdik.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 87. Ayet
Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Andolsun sizi kıyamet gününde
mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Kimdir sözü
Allah'ınkinden daha doğru olan?
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 115. Ayet
Kim, kendisine hidayet (doğru yol)
besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü'minlerin yolundan başkasına
uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir
varış yeridir.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 122. Ayet
İman edip salih ameller işleyenleri de ebedî olarak kalacakları, içlerinden
ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah gerçek bir va'dde bulunmuştur. Kimdir
sözü Allah'ınkinden daha doğru olan?
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 168.
Ayet
(Onlar), kendileri oturup kaldıkları halde kardeşleri için, "Eğer bize
uysalardı öldürülmezlerdi" diyen kimselerdir. De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz kendinizden ölümü
savın."
·
3. Sure (Âl-i İmrân Suresi), 183.
Ayet
Onlar, "Allah bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir
peygambere inanmamamızı emretti" dediler. De ki: "Benden önce size nice
peygamberler açık belgeleri ve sizin dediğiniz şeyi getirdi. Eğer doğru söyleyenler iseniz, niçin onları
öldürdünüz?"
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 9. Ayet
Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onlar hakkında endişeye
kapılanlar, (yetimler hakkında da) ürperip korksunlar. Allah'a karşı gelmekten
sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 47. Ayet
Ey kendilerine kitap verilenler! Bir takım yüzleri silip de tersine çevirmeden,
yahut Cumartesi halkını lanetlediğimiz gibi onları lanetlemeden, yanınızda
bulunanı (Tevrat'ı) doğrulayıcı
olarak indirdiğimiz bu kitaba (Kur'an'a) iman edin. Allah'ın emri mutlaka
yerine gelecektir.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 51. Ayet
Kendilerine Kitap'tan bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar
"cibt"e ve "tâğut"a inanıyorlar. İnkar edenler için de,
"Bunlar, iman edenlerden daha doğru
yoldadır" diyorlar.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 58. Ayet
Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında
hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz
ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 68. Ayet
Onları elbette doğru yola iletirdik.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 87. Ayet
Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Andolsun sizi kıyamet gününde
mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Kimdir sözü
Allah'ınkinden daha doğru olan?
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 115. Ayet
Kim, kendisine hidayet (doğru yol)
besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü'minlerin yolundan başkasına
uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir
varış yeridir.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 122. Ayet
İman edip salih ameller işleyenleri de ebedî olarak kalacakları, içlerinden
ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah gerçek bir va'dde bulunmuştur. Kimdir
sözü Allah'ınkinden daha doğru olan?
·
4. Sure
(Nisâ Suresi), 137. Ayet
İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp tekrar inkar eden, sonra da
inkarlarında ileri gidenler var ya; Allah onları bağışlayacak da değildir, doğru yola iletecek de değildir.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 137. Ayet
İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp tekrar inkar eden, sonra da
inkarlarında ileri gidenler var ya; Allah onları bağışlayacak da değildir, doğru yola iletecek de değildir.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 164. Ayet
Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız
(nice) peygamberler de gönderdik. Allah Mûsa ile de doğrudan
konuştu.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 168. Ayet
Şüphesiz inkar edenler ve zulmedenler (var ya) Allah onları asla bağışlayacak
ve doğru yola iletecek değildir.
·
4. Sure (Nisâ Suresi), 175. Ayet
Allah'a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet
ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru
bir yola iletecektir.
·
5. Sure (Mâide Suresi), 46. Ayet
O peygamberlerin izleri üzere Meryemoğlu İsa'yı, önündeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde
hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan,
Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için doğru
yola iletici ve bir öğüt olarak İncil'i verdik.
·
5. Sure (Mâide Suresi), 48. Ayet
(Ey Muhammed!) Sana da o Kitab'ı (Kur'an'ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik.
Artık Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp ta
onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk.
Eğer Allah dileseydi elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde
sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın.
Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size
bildirecektir.
·
5. Sure (Mâide Suresi), 51. Ayet
Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin
dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır.
Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya
iletmez.
·
5. Sure (Mâide Suresi), 60. Ayet
De ki: "Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim
mi? Onlar, Allah'ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve
domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların
yeri daha kötüdür ve onlar doğru
yoldan daha çok sapmışlardır."
·
5. Sure (Mâide Suresi), 104. Ayet
Onlara, "Allah'ın indirdiğine (Kur'an'a) ve Peygamber'e gelin"
denildiğinde onlar, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz din bize yeter"
derler. Peki ya babaları bir şey bilmiyor ve doğru
yolu bulamamış olsalar da mı?
·
5. Sure (Mâide Suresi), 105. Ayet
Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru
yolda olursanız yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü
Allah'adır. O zaman Allah size yaptıklarınızı haber verecektir.
·
5. Sure (Mâide Suresi), 108. Ayet
Bu (usul), şahitliği layıkıyla yerine getirmeleri ve yeminlerinden sonra başka
yeminlere başvurulacağından endişe etmelerini sağlamak için en uygun çaredir.
Allah'a karşı gelmekten sakının ve dinleyin. Allah fasık toplumu doğruya iletmez.
·
5. Sure (Mâide Suresi), 113. Ayet
Onlar, "İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın. Senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona, (gözü ile)
görmüş şahitlerden olalım" demişlerdi.
·
5. Sure (Mâide Suresi), 119. Ayet
Allah şöyle diyecek: "Bugün, doğrulara,
doğruluklarının yarar sağlayacağı
gündür." Onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler
vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'dan razı olmuşlardır. İşte bu
büyük başarıdır.
·
6. Sure (En'âm Suresi), 40. Ayet
(Ey Muhammed!) De ki: "Söyleyin bakalım. Acaba size Allah'ın azabı gelse
veya size kıyamet saati gelip çatsa (böyle bir durumda) siz Allah'tan başkasını
mı çağırırsınız? Eğer (putların size yararı dokunduğu iddianızda) doğru söyleyenlerseniz (haydi onları yardıma
çağırın).
·
6. Sure (En'âm Suresi), 71. Ayet
De ki: "Allah'ı bırakıp da bize faydası olmayan, zararı da dokunmayan
şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete kavuşturduktan sonra gerisin geri
(şirke) mi döndürülelim? Arkadaşları ‘bize gel!' diye doğru yola çağırdıkları halde, yeryüzünde
şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayarttığı kimse gibi mi (olalım)?" De
ki: "Hiç şüphesiz asıl doğru yol
Allah'ın yoludur. Bize âlemlerin Rabbine boyun eğmek emrolundu."
·
6. Sure (En'âm Suresi), 77. Ayet
Ay'ı doğarken görünce de, "İşte Rabbim!" dedi. Ay da batınca,
"Andolsun ki, Rabbim bana doğru
yolu göstermezse mutlaka ben de sapıklardan olurum" dedi.
·
6. Sure (En'âm Suresi), 80. Ayet
Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki: "Beni doğru yola iletmişken Allah hakkında benimle tartışmaya mı
kalkışıyorsunuz? Hem sizin ona ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak
Rabbim'in bir şey dilemiş olması başka. Rabbim'in ilmi her şeyi kuşatmıştır.
Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?"
·
6. Sure (En'âm Suresi), 82. Ayet
İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven
onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş
olanlar da onlardır.
·
6. Sure (En'âm Suresi), 85. Ayet
Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı, İlyas'ı doğru
yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi.
·
6. Sure (En'âm Suresi), 90. Ayet
İşte, o peygamberler, Allah'ın doğru
yola ilettiği kimselerdir. (Ey Muhammed!) Sen de onların tuttuğu yola uy. De
ki: "Bu tebliğe karşı sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur'an), bütün
âlemler için ancak bir uyarıdır."
·
6. Sure (En'âm Suresi), 93. Ayet
Allah'a karşı yalan uyduran veya kendine bir şey vahyedilmemişken, "Bana
vahyolundu" diyen, ya da "Allah'ın indirdiğinin benzerini ben de
indireceğim" diye laf eden kimseden daha zalim kimdir? Zalimlerin şiddetli
ölüm sancıları içinde çırpındığı; meleklerin, ellerini uzatmış, "Haydi
canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı doğru
olmayanı söylediğiniz, ve onun âyetlerinden kibirlenerek yüz çevirdiğiniz için
bugün aşağılayıcı azap ile cezalandırılacaksınız" diyecekleri zaman
hallerini bir görsen!
·
6. Sure (En'âm Suresi), 115. Ayet
Rabbinin kelimesi (Kur'an) doğruluk
ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O,
hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
·
6. Sure (En'âm Suresi), 117. Ayet
Şüphesiz senin Rabbin, yolundan sapanı çok iyi bilir ve yine O doğru yolu bulanları en iyi bilendir.
·
6. Sure (En'âm Suresi), 125. Ayet
Allah her kimi doğruya erdirmek
isterse onun göğsünü İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü
göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı)
işte böyle verir.
·
6. Sure (En'âm Suresi), 140. Ayet
Beyinsizlikleri yüzünden bilgisizce çocuklarını öldürenler, Allah'ın
kendilerine verdiği rızkı -Allah'a iftira ederek- haram sayanlar, mutlaka ziyan
etmişlerdir. Gerçekten onlar sapmışlardır. Doğru
yolu bulmuş da değillerdir.
·
6. Sure (En'âm Suresi), 143. Ayet
O, (Hayvanlardan) sekiz eşi de yaratandır: (Erkek ve dişi olarak) koyundan iki,
keçiden de iki. Ey Muhammed! De ki: "Allah iki erkeği mi haram kıldı,
yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı?
Eğer doğru söyleyenler iseniz bana
bilerek haber verin."
·
6. Sure (En'âm Suresi), 144. Ayet
Yine (erkek ve dişi olarak) deveden iki, sığırdan da iki. De ki: "İki
erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinde bulunan
(yavru)ları mı? Yoksa Allah size bunları haram ettiğinde orada hazır mı
idiniz!?" İnsanları bilgisizce saptırmak için Allah'a karşı yalan uyduran
kimseden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
·
6. Sure (En'âm Suresi), 146. Ayet
Yahudilere tırnaklı hayvanların hepsini haram kıldık. Sığır ve koyunların ise,
sırtlarında veya bağırsaklarında bulunanlar, ya da kemiklerine karışanlar
dışındaki iç yağlarını (yine) onlara haram kıldık. İşte böyle, azgınlıkları
sebebiyle onları cezalandırdık. Biz elbette doğru
söyleyenleriz.
·
6. Sure (En'âm Suresi), 149. Ayet
De ki: "En üstün delil yalnızca Allah'ındır. O, dileseydi elbette sizin
hepinizi doğru yola iletirdi."
·
6. Sure (En'âm Suresi), 156. Ayet
Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara)
indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz, yahut,
"Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu
Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir
rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan
çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya
kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile
cezalandıracağız.
·
6. Sure
(En'âm Suresi), 156. Ayet
Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara)
indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz, yahut,
"Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu
Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir
rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan
çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya
kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile
cezalandıracağız.
·
6. Sure (En'âm Suresi), 161. Ayet
De ki:"Şüphesiz Rabbim beni doğru
bir yola, dosdoğru bir dine, Hakk'a
yönelen İbrahim'in dinine iletti. O, Allah'a ortak koşanlardan değildi."
·
7. Sure (A'râf Suresi), 29. Ayet
De ki: "Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi (ona) doğrultun. Dini Allah'a has kılarak ona ibadet
edin. Sizi başlangıçta yarattığı gibi (yine ona) döneceksiniz."
·
7. Sure (A'râf Suresi), 30. Ayet
Allah bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık layık oldu. Çünkü onlar
Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.
·
7. Sure (A'râf Suresi), 70. Ayet
Onlar, "Sen bize tek Allah'a ibadet edelim, atalarımızın ibadet
edegeldiklerini bırakalım diye mi geldin? Eğer doğru
söyleyenlerden isen haydi bizi tehdit ettiğin azabı bize getir" dediler.
·
7. Sure (A'râf Suresi), 106. Ayet
Firavun, "Eğer açık bir delil getirdiysen haydi göster onu bakalım, şayet doğru söyleyenlerden isen" dedi.
·
7. Sure (A'râf Suresi), 146. Ayet
Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım.
(Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru
yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol
edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil
olmaları sebebiyledir.
·
7. Sure (A'râf Suresi), 150. Ayet
Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün olarak döndüğünde, "Benden sonra arkamdan ne
kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?" dedi.
(Öfkesinden) levhaları attı ve kardeşinin saçından tuttu, onu kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi) "Ey
anamoğlu" dedi, "Kavim beni güçsüz buldu. Az kalsın beni
öldürüyorlardı. Sen de bana böyle davranarak düşmanları sevindirme. Beni o
zalimler topluluğu ile bir tutma."
·
7. Sure (A'râf Suresi), 155. Ayet
Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam seçti. Onları
sarsıntı yakalayınca (bayıldılar). Mûsâ, "Ey Rabbim! Dileseydin onları da
beni de bundan önce helak ederdin. Şimdi içimizden bir takım beyinsizlerin işledikleri
günah sebebiyle bizi helak mı edeceksin? Bu sırf senin bir imtihanındır. Onunla
dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya
iletirsin. Sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen
bağışlayanların en hayırlısısın" dedi.
·
7. Sure (A'râf Suresi), 156. Ayet
"Bizim için bu dünyada da bir iyilik yaz, ahirette de. Çünkü biz sana
varan doğru yola yöneldik."
Allah şöyle dedi: "Azabım var ya, dilediğim kimseyi ona uğratırım.
Rahmetim ise her şeyi kapsamıştır. Onu, bana karşı gelmekten sakınanlara,
zekatı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım."
·
7. Sure (A'râf Suresi), 158. Ayet
(Ey Muhammed!) De ki: "Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin
hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın hepinize gönderdiği peygamberiyim.
O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. O halde Allah'a ve
O'nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız."
·
7. Sure (A'râf Suresi), 159. Ayet
Mûsâ'nın kavminden (insanları) hak ile doğru
yola ileten ve onunla adaletli davranan bir topluluk da vardı.
·
7. Sure (A'râf Suresi), 178. Ayet
Allah kimi doğru yola iletirse, odur doğru yolu bulan. Kimleri de saptırırsa, işte
onlar, ziyana uğrayanların ta kendileridir.
·
7. Sure (A'râf Suresi), 181. Ayet
Yarattıklarımızdan, hakka sarılarak doğru
yolu gösteren ve hak ile adaleti gerçekleştiren bir topluluk vardır.
·
7. Sure (A'râf Suresi), 186. Ayet
Allah kimi saptırırsa artık onu doğru
yola iletecek kimse yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp
dururlar.
·
7. Sure (A'râf Suresi), 193. Ayet
Onları doğru yola çağırsanız size
uymazlar. Onları çağırsanız da, sussanız da sizin için birdir (sonuç
alamazsınız).
·
7. Sure (A'râf Suresi), 194. Ayet
Allah'ı bırakıp tapındıklarınızın hepsi sizin gibi(yaratılmış) kullardır. Eğer doğru söyleyenler iseniz haydi hemen onları
çağırın da size cevap versinler (duanıza icabet etsinler).
·
7. Sure (A'râf Suresi), 198. Ayet
Eğer onları, doğru yola çağırırsanız
işitmezler. Sen onların sana baktıklarını görürsün, halbuki onlar görmezler.
·
9. Sure (Tevbe Suresi), 18. Ayet
Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan
başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.
·
9. Sure (Tevbe Suresi), 19. Ayet
Siz hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ın bakım ve onarımını, Allah'a ve
âhiret gününe iman edip Allah yolunda cihad eden kimse(lerin amelleri) gibi mi
tuttunuz? Bunlar Allah katında eşit olmazlar. Allah zâlim topluluğu doğru yola erdirmez.
·
9. Sure (Tevbe Suresi), 24. Ayet
De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz,
aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticâret ve
beğendiğiniz meskenler size Allah'tan, peygamberinden ve onun yolunda cihattan
daha sevgili ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasık
topluluğu doğru yola erdirmez."
·
9. Sure
(Tevbe Suresi), 24. Ayet
De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz,
aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticâret ve
beğendiğiniz meskenler size Allah'tan, peygamberinden ve onun yolunda cihattan
daha sevgili ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasık
topluluğu doğru yola erdirmez."
·
9. Sure (Tevbe Suresi), 37. Ayet
Haram ayları ertelemek, ancak inkarda daha da ileri gitmektir ki bununla inkar
edenler saptırılır. Allah'ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip
böylece Allah'ın haram kıldığını helal kılmak için Haram ayı bir yıl helâl, bir
yıl haram sayıyorlar. Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel
gösterildi. Allah inkarcı toplumu doğru
yola iletmez.
·
9. Sure (Tevbe Suresi), 43. Ayet
Allah seni affetsin! Doğru söyleyenler
sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin
verdin?
·
9. Sure (Tevbe Suresi), 80. Ayet
Onlar için ister bağışlanma dile ister dileme (farketmez.) Onlar için yetmiş
kez bağışlanma dilesen de, Allah onları asla affetmeyecektir. Bu, onların Allah
ve Resûlünü inkâr etmiş olmaları sebebiyledir. Allah fasık topluluğu doğru yola iletmez.
·
9. Sure (Tevbe Suresi), 109. Ayet
Binâsını takva (Allah'a karşı gelmekten sakınmak) ve onun rızasını kazanmak
temeli üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa binasını çökmeye yüz
tutmuş bir yarın kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine
yuvarlanan kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru
yola erdirmez.
·
9. Sure (Tevbe Suresi), 115. Ayet
Doğru yola ilettikten sonra,
sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirmedikçe, Allah bir toplumu
saptıracak değildir. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
·
9. Sure (Tevbe Suresi), 119. Ayet
Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla
beraber olun.
·
10. Sure (Yûnus Suresi), 2. Ayet
İçlerinden bir adama, insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında
kendileri için bir doğruluk makamı
bulunduğunu müjdele diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu
ki o kâfirler, "Bu elbette apaçık bir sihirbazdır" dediler?
·
10. Sure (Yûnus Suresi), 25. Ayet
Allah esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru
yola iletir.
·
10. Sure (Yûnus Suresi), 35. Ayet
De ki: "Allah'a koştuğunuz ortaklarınızdan hakka iletecek olan bir kimse
var mı?" De ki: "Hakka Allah iletir." Öyle ise, hakka ileten mi
uyulmaya daha layıktır, yoksa iletilmedikçe doğru
yolu bulamayan kimse mi? Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?"
·
10. Sure (Yûnus Suresi), 37. Ayet
Bu Kur'an, Allah'tan (indirilmiş olup) başkası tarafından uydurulmamıştır.
Fakat o kendinden öncekileri doğrulayıcı
ve Kitabı (Allah'ın levh-i mahfuzdaki yazısını) açıklayıcı olarak,
indirilmiştir. Bunda hiçbir şüphe yoktur. (O) âlemlerin Rabbi tarafındandır.
·
10. Sure (Yûnus Suresi), 38. Ayet
Yoksa onu (Muhammed kendisi) uydurdu mu diyorlar? De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi siz de onun
benzeri bir sûre getirin ve Allah'tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onları
da yardıma çağırın.
·
10. Sure (Yûnus Suresi), 43. Ayet
İçlerinden sana bakanlar da vardır. Fakat körlere, hele gerçeği görmüyorlarsa,
sen mi doğru yolu göstereceksin?
·
10. Sure (Yûnus Suresi), 45. Ayet
Onları yeniden diriltip hepsini bir araya toplayacağı gün, sanki gündüzün bir
saatinden başka kalmamışlar (yeni ayrılmışlar) gibi, aralarında tanışırlar.
Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar ziyana uğramış ve doğru
yolu bulamamışlardır.
·
10. Sure (Yûnus Suresi), 48. Ayet
"Eğer doğru söyleyenler iseniz,
(söyleyin) bu tehdit ne zaman (gerçekleşecek)?" diyorlar.
·
10. Sure (Yûnus Suresi), 108. Ayet
De ki: "Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek (Kur'an) gelmiştir. Artık kim
doğru yola girerse ancak kendisi için
girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu
değilim."
·
11. Sure (Hûd Suresi), 13. Ayet
Yoksa "onu (Kur'an'ı) uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi Allah'tan
başka gücünüzün yettiklerini de (yardıma) çağırıp, siz de onun gibi uydurma on
sûre getirin."
·
11. Sure (Hûd Suresi), 26. Ayet
"Allah'tan başkasına ibadet ve kulluk etmeyin. Doğrusu
ben sizin adınıza elem dolu bir günün azabından korkuyorum."
·
11. Sure (Hûd Suresi), 32. Ayet
Dediler ki: "Ey Nûh! Bizimle tartıştın ve tartışmayı uzattın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi kendisiyle
bizi tehdit ettiğin azabı getir."
·
11. Sure (Hûd Suresi), 78. Ayet
Kavmi, (konuklarıyla çirkin ilişkide bulunmak üzere) ona doğru koşa koşa geldiler. Zaten onlar önceden
de bu tür çirkin işleri yapıyorlardı. Lût dedi ki: "Ey Kavmim! İşte
kızlarım. Onlar(la nikahlanmanız) sizin için daha temizdir. Allah'a karşı
gelmekten sakının ve konuklarıma karşı beni rezil etmeyin. İçinizde hiç aklı başında
bir adam yok mu?"
·
11. Sure (Hûd Suresi), 96. Ayet
Andolsun, biz Mûsâ'yı âyetlerimizle ve apaçık bir mucize ile Firavun'a ve onun
ileri gelen adamlarına peygamber gönderdik de ileri gelenler Firavun'un emrine
uydular. Halbuki Firavun'un emri doğru
değildi.
·
12. Sure (Yûsuf Suresi), 8. Ayet
Kardeşleri dediler ki: "Biz güçlü bir topluluk olduğumuz halde Yûsuf ve
kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir. Doğrusu
babamız açık bir yanılgı içindedir."
·
12. Sure (Yûsuf Suresi), 13. Ayet
Babaları "Doğrusu onu götürmeniz
beni üzer, siz ondan habersiz iken onu kurt yer diye korkuyorum."
·
12. Sure (Yûsuf Suresi), 17. Ayet
"Ey babamız! Biz yarışa girmiştik. Yûsuf'u da eşyamızın yanında
bırakmıştık. (Bir de ne görelim) O'nu kurt yemiş. Her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmazsın"
dediler.
·
12. Sure (Yûsuf Suresi), 26. Ayet
Yûsuf, "O benden arzusunu elde etmek istedi" dedi. Kadının ailesinden
bir şahit de şöyle şahitlik etti: "Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa,
kadın doğru söylemiştir, O (Yûsuf)
yalancılardandır."
·
12. Sure (Yûsuf Suresi), 27. Ayet
"Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir. O (Yûsuf) ise, doğru söyleyenlerdendir."
·
12. Sure (Yûsuf Suresi), 40. Ayet
"Siz Allah'ı bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı bir takım
isimlere (düzmece ilahlara) tapıyorsunuz. Allah onlar hakkında hiçbir delil
indirmemiştir. Hüküm ancak Allah'a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye
tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru
din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler."
·
12. Sure (Yûsuf Suresi), 46. Ayet
(Zindana varınca), "Yûsuf! Ey doğru
sözlü! Rüyada yedi semiz ineği yedi zayıf ineğin yemesi, bir de yedi yeşil
başakla diğer yedi kuru başak hakkında bize yorum yap. Ümid ederim ki
(vereceğin bilgi ile) insanlara dönerim de onlar da (senin değerini)
bilirler" dedi.
·
12. Sure (Yûsuf Suresi), 51. Ayet
Kral kadınlara, "Yûsuf'tan murad almak istediğiniz zaman derdiniz ne
idi?" dedi. Kadınlar, "Haşa! Allah için, biz onun bir kötülüğünü
bilmiyoruz" dediler. Aziz'in karısı ise, "Şimdi gerçek ortaya çıktı.
Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yûsuf doğru
söyleyenlerdendir" dedi.
·
12. Sure (Yûsuf Suresi), 82. Ayet
"Bulunduğumuz kent halkına ve aralarında olduğumuz kervana da sor.
Şüphesiz biz doğru
söyleyenleriz."
·
13. Sure (Ra'd Suresi), 27. Ayet
İnkar edenler diyorlar ki: "Ona (Muhammed'e) Rabbinden bir mucize
indirilseydi ya!" De ki: "Şüphesiz Allah dilediğini saptırır,
kendisine yöneleni de doğru yola
eriştirir."
·
13. Sure (Ra'd Suresi), 31. Ayet
Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin
konuşturulacağı bir Kur'an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün
emir yalnız Allah'ındır. İman edenler anlamadılar mı ki, Allah dileseydi bütün
insanları doğru yola eriştirirdi.
Allah'ın sözü yerine gelinceye kadar, inkâr edenlere yaptıkları işler sebebiyle
devamlı olarak, ya büyük bir felaket gelecek veya o felaket yurtlarının
yakınına inecektir. Şüphesiz Allah verdiği sözden dönmez.
·
13. Sure (Ra'd Suresi), 33. Ayet
Herkesin kazandığını görüp gözeten Allah inkâr edilir mi? Halbuki onlar,
Allah'a ortaklar koştular. De ki: "Onların isimlerini açıklayın. Yoksa siz
(bununla) O'na yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber vermiş olacaksınız, yoksa
boş söz mü etmiş olacaksınız?" Hayır inkâr edenlere hileleri güzel
gösterildi ve onlar doğru yoldan
saptırıldılar. Allah kimi saptırırsa artık onu doğru
yola iletecek yoktur.
·
14. Sure (İbrâhîm Suresi), 4. Ayet
Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah'ın
emirlerini) iyice açıklasın. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O mutlak güç sahibidir,
hüküm ve hikmet sahibidir.
·
14. Sure (İbrâhîm Suresi), 21. Ayet
İnsanların hepsi Allah'ın huzuruna çıkacak ve güçsüzler büyüklük taslayanlara
diyecek ki: "Şüphesiz bizler size uymuştuk, şimdi siz az bir şey olsun
Allah'ın azabından bizi koruyabilecek misiniz?" Onlar da, "Eğer Allah
bizi doğru yola eriştirseydi biz de
sizi doğru yola eriştirirdik. Şimdi
sızlansak da, sabretsek de bizim için birdir. Artık bizim için hiçbir kurtuluş
yoktur" derler.
·
14. Sure (İbrâhîm Suresi), 43. Ayet
O gün başlarını dikerek (çağırıldıkları yere doğru)
koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez, kalpleri de bomboştur.
·
15. Sure (Hicr Suresi), 7. Ayet
"Eğer doğru söyleyenlerden isen
bize melekleri getirsene!"
·
15. Sure (Hicr Suresi), 64. Ayet
"Biz sana gerçeği getirdik. Şüphesiz biz doğru
söyleyenleriz."
·
15. Sure (Hicr Suresi), 65. Ayet
"Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından
git. Hiçbiriniz arkaya bakmasın. Emrolunduğunuz yere (doğru) geçin gidin."
·
16. Sure (Nahl Suresi), 9. Ayet
Doğru yolu göstermek Allah'a aittir.
Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru
yola iletirdi.
·
16. Sure (Nahl Suresi), 36. Ayet
Andolsun biz, her ümmete, "Allah'a kulluk edin, tâğûttan kaçının"
diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru
yola iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu.
Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu
görün.
·
16. Sure (Nahl Suresi), 37. Ayet
Sen onların doğru yola erişmelerine
aşırı istek göstersen de şüphesiz Allah saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da
yoktur.
·
16. Sure (Nahl Suresi), 64. Ayet
Sana kitabı, ancak ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için ve iman
eden bir topluma doğru yolu gösterici
ve rahmet olarak indirdik.
·
16. Sure (Nahl Suresi), 76. Ayet
Allah (şöyle) iki adamı da misal verdi: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye
gücü yetmez, efendisine sadece bir yüktür. Nereye gönderse olumlu bir sonuç
alamaz. Bu, adaletle emreden ve doğru
yol üzere olan kimse ile eşit olur mu?
·
16. Sure (Nahl Suresi), 89. Ayet
(Ey Muhammed!) Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz,
seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü düşün. Sana bu
kitabı; her şey için bir açıklama, doğru
yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak
indirdik.
·
16. Sure (Nahl Suresi), 93. Ayet
Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır,
dilediğini de doğru yola iletir.
Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.
·
16. Sure (Nahl Suresi), 102. Ayet
Ey Muhammed! De ki: "Kur'an'ı, Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) inananların
inançlarını sağlamlaştırmak, müslümanlara doğru
yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak üzere hak olarak indirdi."
·
16. Sure (Nahl Suresi), 104. Ayet
Allah'ın âyetlerine inanmayanları Allah elbette doğru
yola iletmez. Onlar için elem dolu bir azap vardır.
·
16. Sure (Nahl Suresi), 107. Ayet
Bu, onların dünya hayatını sevip ahirete tercih etmelerinden ve Allah'ın
kâfirler topluluğunu asla doğru yola
iletmeyeceğindendir.
·
16. Sure (Nahl Suresi), 121. Ayet
Onun nimetlerine şükreden bir önderdi. Allah onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.
·
16. Sure (Nahl Suresi), 125. Ayet
(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en
güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin kendi yolundan sapanları en
iyi bilendir. O, doğru yolda olanları
da en iyi bilendir.
·
17. Sure (İsrâ Suresi), 9. Ayet
Gerçekten bu Kur'an en doğru olan
yola götürür ve iyi işler yapan mü'minler için büyük bir mükafat olduğunu ve
ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.
·
17. Sure (İsrâ Suresi), 15. Ayet
Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak
kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir
günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber
göndermedikçe azap edici değiliz.
·
17. Sure (İsrâ Suresi), 35. Ayet
Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru
terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir.
·
17. Sure (İsrâ Suresi), 48. Ayet
Bak senin için ne türlü benzetmeler yaptılar da saptılar. Artık (doğru) yolu bulamazlar.
·
17. Sure (İsrâ Suresi), 80. Ayet
Deki: "Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk
ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından
bana yardımcı bir kuvvet ver."
·
17. Sure (İsrâ Suresi), 84. Ayet
De ki: "Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir."
·
17. Sure (İsrâ Suresi), 97. Ayet
Allah kimi doğru yola iletirse işte
o, doğru yolu bulmuştur. Kimi de
saptırırsa böyleleri için O'nun dışında dostlar bulamazsın. Onları kıyamet günü
körler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzüstü haşredeceğiz. Varacakları yer
cehennemdir. Cehennemin ateşi dindikçe, onlara çılgın ateşi artırırız.
·
18. Sure (Kehf Suresi), 10. Ayet
Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, "Ey Rabbimiz! Bize katından bir
rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır"
demişlerdi.
·
18. Sure (Kehf Suresi), 17. Ayet
(Orada olsaydın) güneş doğduğunda onun; mağaralarının sağ tarafına kaydığını,
batarken de onlara dokunmadan sol tarafa gittiğini görürdün. Kendileri ise
mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bu, Allah'ın mucizelerindendir. Allah kime
hidayet ederse işte o, doğru yolu
bulandır. Kimi de şaşırtırsa, artık ona doğru
yolu gösterecek bir dost bulamazsın.
* KAYNAK: DİYANET İŞLERİ http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#1:1